En son araştırmalara göre kalp ve  beyin birbiriyle bağlantılıdır. Bilmemiz gereken şey bunları kendimiz ve tüm insanlık için nasıl kullanmamız gerektiğidir. Bilgelik araştırmacısı ve New York Times’ın çok satan yazarlarından Gregg Braden’ın, kalple ilgili paylaşımlarını size kısaca özetlemek istiyorum:

1991 yılında bilim adamları insan kalbinde 40.000 özel hücre buldular! Bunlara, beyin hücrelerine çok benzeyen ancak orada bulunmayan özel hücreler olan duyusal nöritler denir. Konsantrasyon yüksek olduğundan buna kalpteki küçük beyin de denir. (Bu hikaye ancak 1994’te yayımlandı.)

Bu uzmanlaşmış hücreler beynimizden bağımsız olarak düşünürler. Beyinden bağımsız bir hafızaları vardır. Beyinden  bağımsız olarak öğrenirler. Hepimiz hatırlamayı ve aklımızla hissetmeyi öğrendik, peki ya kalplerimiz?

Hepimiz okulda beynin vücudumuzun merkezi organı olduğunu öğrendik, kesinlikle beyin çok önemli! Peki ya kalbimiz, beynimizin kalbimizden birçok sinyal aldığını biliyoruz. Kalp beyne sinyaller gönderir ve beyin buna tepki verir. Beynimiz ile çalışabildiğimizi, düşünebildiğimizi ve hatırlayabildiğimizi biliyoruz.

Öyle kültürler vardır ki, çocukken her şeyi önce kalpleriyle yorumlamayı öğrenir, sonra dünyayı beyinleriyle anlamayı öğrenirler. Her ikisinden de faydalanabiliriz, kalbimizle beynimizi uyumlu hale getirebiliriz. Beyindeki ve kalpteki sinir sistemini koordine edebiliyoruz.

Duyusal nöritleri beynimizdeki nöronlarla koordine edebiliriz. “Burada güçlü bir sinir ağı oluşturacak şekilde birbirine bağlanan iki organdan bahsediyoruz. Burada, eski geleneklerden yalnızca keşişlerin, rahibelerin veya şamanların metinlerinden öğrendiğimiz olağanüstü deneyimlerin kapısını açıyoruz.

Yalnızca özel insanların başarabileceği efsanevi deneyimler, ama bu artık doğru değil. (biz hepimiz özel insanlarız)Yaklaşık 200.000 yıl önce bu dünyaya geldik, o zamanlar zaten bu yeteneklerin tam bir bağlantısına sahiptik, yavaş yavaş gelişmediler.

Bizler bu ağı kullanmak için yaratıldık. Bu kalp enerjisi sayesinde bize bu harika deneyimleri, derin sezgi hallerini, bilinçaltımıza ve önsezilerimize erişim sağlayan bir kapıyı açabiliriz. Bu hallerin hepsi kalbimizdeki yeteneğimizin sonucudur. Peki kalplerimize nasıl girebiliriz?

Bilimsel çalışmalar yapılmış ve batı dünyasında beynimize o kadar güçlü bir şekilde programlanmışız ki, kalpte olmak nasıl olurdu diye düşünürüz ama hala beyindeyiz. Peki bunu nasıl yapacağız, kalbimizin derinliklerine nasıl gireceğiz?

Kapıyı açan ilk adım; Gözlerinizi dış dünyadan iç dünyanıza kapatın, odağınızı iç dünyanıza verin. Budistler gibi ellerimizi birleştirip göğüs kemiğinin üzerine koymalıyız ya da İntegenik halklar gibi tek parmağımızla göğüs kemiğine dokunmalıyız. Beden her zaman dokunma yerine odaklanır, dikkat oraya gider. Bu, kalbinize doğru hareket etme ve nefesinizi yavaşlatma sürecini başlatmanın anahtarıdır. Bu kesin bir sinyaldir, bu vücut kimyanızı değiştirecektir. Kalbe bir soru sorun, kalp bu soruyu sizin için cevaplayacaktır. 

Hint Upanişadlarında (MÖ 700 ile 200 yılları arasında yazılan, geç Vedik döneme ait felsefi yazılardan oluşan bir koleksiyon). Kalp, aklı temsil eder; düşünme ve hissetmeyi birlikte görmemizi, onları uyum içinde birleştirmemize yardımcı olur. 

Aristoteles’e göre ruh kalpte yaşar ve bu da onun tüm duygularımıza eşlik etmesi, örneğin heyecanlandığımızda daha hızlı atması ile kanıtlanır. 

Hıristiyanlarda da ruhun merkezi kalptir. Kalbin diğer birçok kültür ve ülkede de özel bir anlamı vardır. İslam dininde kalp, hem duyu algısını hem de idrak kabiliyetini temsil ettiği gibi, ilham ve ilahi iç görüyü de temsil eder. Allah sevgidir ve sevgi de Allah’tır; eğer kalp orada bulunan güce açılırsa insan, Yaratıcısıyla kalbinde buluşabilir.

Kalp eğitimi, kişinin empati, anlayış ve şefkat gibi kalp niteliklerini geliştirmek anlamına gelir.

Kalp eğitimi, karşılaştığınız her şeyin kendinize dokunmasına izin verme, bunların kalbinize ulaşmasına izin verme tutumu anlamına gelir.

Bilgiden çok daha fazlası olan, empati, anlayış ve şefkatin sosyal beceriler olduğu bir eğitimden bahsediyoruz.

Aşık olduğumuzda kalbimiz daha hızlı atar. Kalbin kırıldığında kalbin acır. Bir şey bizi duygulandırsa, sevindirse, üzse ya da kızsa da bunu kalbimizde hissederiz.

Louise Hay: Kalp sevgiyi, kan ise neşeyi temsil eder. Kalplerimiz bedenlerimize neşe pompalamayı sever. Kendimize sevinç ve sevgiyi esirgediğimizde kalplerimiz solar ve soğur.

Bunun sonucunda kanımız viskoz hale gelir ve yavaş yavaş tansiyon problemlerine, anemiye, anjinaya ve kalp krizlerine doğru ilerleriz.

Burada yine kalple ilgili tüm bu farklı bakış açılarını homeopati ile birleştirebiliriz. Homeopati her zaman zihni, bedeni ve ruhu birbirine bağlar, dolayısıyla çeşitli kalp problemlerini yaşam gücünün bir ifadesi olarak görmek bizim için yeni bir şey değil. Bildiğiniz gibi homeopatik ilaç bulma konusunda semptomların tamamı büyük önem taşıyor.

Kalp sorunları yaşıyorsak, homeopat size nasıl başladığını, bu süre zarfında neler olduğunu ve belirtilerinizin nasıl olduğunu soracaktır. Kalp sorunları söz konusu olduğunda çoğunlukla duygusal hareketlerle uğraşırız, bu yüzden ister akut ister kronik olsun yaşam enerjisi dengesizdir!

Arnica

Mesela, Arnica montana veya Rhus-tox gibi homeopatik remediler (ilaçlar) aşırı efordan sonra kalp ağrısına yakalandığımızda kullanılabilir.

Ya da korku ve şoktan sonra  Aconitum napallus gibi homeopatik ilaçlar bize yardımcı olabilir.

(tabi ki bütün bu remedileri kullanabilmek için iyi bir homeopati eğitim almanız  ya da iyi bir homeopattan yardım almanız gerekiyor.)

 Görüldüğü gibi kalbimiz sadece bir “pompa” değildir, bu büyük bir cehalet ve ayıp olur! Görüyoruz ki  “duyusal nöritlerin” bilimsel olarak keşfedilmesinden sonra, ilk önce kalple hissettiğimiz ve bunun daha sonra beyne aktarıldığı doğrulandı.

Bu yüzden başka insanlara karşı kalbinizi açın !İnsanlar birbirlerine daha fazla açıldıklarında , temel bir şefkat etiği olduğunda, başkalarını önemseme ve küresel birbirine bağlılık anlayışı insanların bir arada yaşamasının temeli haline geldiğinde değişecektir.

Unutmayın biz bir insan ailesiyiz ve hepimiz birbirimize morfogenetik alan aracılığıyla bağlıyız. Kalbinizdeki sevgiyi başkalarına aktarırsanız, bu tüm dünyaya yayılabilir ve  bu savaşmaktan çok daha iyidir! Kalpten sevgilerimle, Rita Berta Kaya

3 Replies to “Kalbinizin bilgeliğini nasıl kullanabilirsiniz?”

  1. kalbi, beyni sevgi dolu insanlar olmamız için neler mümkün, teşekkürler katkı dolu makaleniz için, sevgili Rita Hanım

  2. Evet fizyoloji ve anotomide geçer his huzmesi vardır kas demeti kalbimizde. Kalp Atışımızın düzenini sağlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir