Son blog yazımda size tavsiye ettiğim gibi yeni bir dünya görüşü oluşturmadan önce, mevcut dünya görüşümüze nasıl ulaştığımıza bakmalıyız.

Elbette her şey doğduğumuz aile evinde başlıyor! En azından birçok insan bu şekilde biliyor. Ama aslında bu, yani “programlanmamız” çok daha öncesinde başlıyor. Bugünün bilgisinden yola çıkarsak, asıl ön eğilimlerimizi programlayan Epigenetikdir!

Doğduğumuzda bilinçaltımız atalarımızın epigenetik deneyimleriyle programlanır (homeopatide buna “miasmalar” diyoruz). Bu programlama çevreyi, kültürü, savaşları, diğer travmaları ve tabii ki annemizin hamilelik sırasında yaşadığı duyguları, travmaları veya diğer koşulları ilgilendiriyor.

Yeni bir cep telefonu hayal edin, aynı zamanda önceki nesillerden birçok programa da sahip! Ama sonrasında yaşadığımız her deneyim referans olarak kaydediliyor ve benzer durumlarda kullanılıyor. Daha yakından bakın: Asıl aileniz, değiştirmek istediğiniz sorunla nasıl başa çıktı?

Ebeveynler tarafından sıklıkla tekrarlanan inançlar çoğu zaman çocuğun yaşamı boyunca bilinçaltında kalır. Evet, bilinçaltı burada çok önemli bir rol oynuyor çünkü her şey orada programlanmış durumda.

Sigmund Freud psikanalizin kurucusu olarak kabul edilir. Bilinçaltının önemine ilk dikkat çekenlerden biriydi.

Sigmund Freud’un yeğeni Edward Berneis, modern halkla ilişkilerin ya da başka bir deyişle propagandanın kurucusuydu!

Freud kadar tanınmasa da en azından 20. yüzyıl üzerinde önemli bir etkisi olmuştur.

Bir sonraki blog yazımda sizlere Edward Berneis ve onun Propaganda Programından ve bugün bile bunun bizi nasıl etkilediğinden bahsedeceğim.


Bilinçaltı teorisini açıklamak için Siegmund Freud iyi bilinen buzdağı modelini kullandı:

Buzdağının su üzerinde görünen kısmı zihnimizin bilinçli kısmıdır. Farkında olduğumuz tüm düşünce, duygu ve anıların bulunduğu yer burasıdır.

Ancak buzdağının büyük bir kısmı görünmez bir şekilde suyun altında yatıyor; bu da zihnimizin bilinçsiz kısmını oluşturuyor.

Orada, bilincine varılamayacak kadar acı veren duyguları, anıları ve dürtüleri saklarız. Ancak biz onları fark etmesek de onlar varlar ve üzerimizde muazzam bir güç uyguluyorlar. Her gün sayısız izlenimin bombardımanına uğruyoruz ve yüzlerce karar vermek zorunda kalıyoruz. Daha evden çıkmadan önce sayısız karar verdiniz (ya da en azından vermeye çalıştınız).

Örneğin ne giymeliyim? Gün içinde ne yapmam gerekiyor? Bir gün içinde her şeyi bilinçli olarak algılamak, işlemek ve karara bağlamak kesinlikle imkânsızdır. Bu nedenle beyindeki birçok süreç bilinçsizce gerçekleşir.

Bu, düşüncelerimizin, kararlarımızın ve eylemlerimizin çoğunun otomatik olduğu anlamına gelir.

Bu, enerjiden ve zamandan tasarruf etmek için zihnimizin akıllıca bir numarasıdır.

Örneğin, ayakkabılarınızı nasıl bağlayacağınız, birine nasıl merhaba diyeceğiniz veya kasada alışverişinizin parasını nasıl ödeyeceğiniz konusunda çok fazla endişelenmezsiniz. Çoğu şey otomatik pilotta çalışır!
Yani zihniniz, bir dahaki sefere daha verimli olabilmesi için tekrar eden birçok eylemi, düşünceyi ve duyguyu bilinçaltında saklar. Çoğu durumda bu olumlu bir şeydir. Ama bazen her şey ters teper.

Zihniniz bir şeye verdiğiniz zihinsel veya duygusal tepkinin yararlı olup olmadığını bilemez. Bu, bilinçaltınızın sıklıkla size zarar veren, sizi bloke eden veya geride tutan düşünce ve duyguları depoladığı anlamına gelir.

Bilinçaltınız hayatınızı nasıl etkiliyor?

Anne babanızın sık sık tartıştığını hayal edin. Çok fazla drama, taciz edici suçlamalar ve hatta fiziksel şiddet olduğunu varsayalım. Bunun yaşanması, sizin bilinçsizce sevgi ve güvenlikle ilişkilendirmenizi oldukça mümkün kılar. Yani bilinçaltınızda dramanın aşka eşit olduğuna inanıyorsunuz. Bu da (nedenini anlamadan) tekrar tekrar sağlıksız ilişkilere girmenize yol açar.

Veya insanlar sıklıkla para hakkında kötü konuşurlar:

  • Zengin insanlar yüzeysel ve kibirlidirler.
  • Para karakteri bozar.
  • Para yok, para yok derler vs.

Bu sürekli etki nedeniyle, parayı bilinçaltınızda olumsuz bir şeyle ilişkilendirmeniz muhtemeldir. Bu da daha fazla para kazanmaya çalıştığınızda bilinçaltınızın sizi sabote etmesine neden olabilir. Bu durumda bilinçaltınız paranın olumsuz bir şey olduğuna inandığı için sizi korumak istiyor. Bunlar bir kaç olumsuz örnekti. Ancak bilinçaltınız elbette sizin üzerinizde inanılmaz derecede olumlu bir etkiye de sahip olabilir.

Örneğin bilinçaltınızda başarısızlıkların sadece geri bildirim olduğuna inanıyorsanız, her zaman ayağa kalkacak ve yeni motivasyon bulacaksınız. Yani bilinçaltınız en iyi arkadaşınız da olabilir, en büyük düşmanınız da olabilir. Hedeflerinize ulaşmanıza, daha başarılı olmanıza ve mutlu olmanıza yardımcı olabilir. Ama aynı zamanda sizi engelleyebilir ve büyük ölçüde geride tutabilir.

Bütün bunlar sizin mevcut dünya görüşünüzü ve ona göre hareket etmenizi oluşturur. Dünya görüşlerimiz hayata karşı tutumumuzu şekillendirir.

Çoğu insanın bilmediği şey: Bilinçaltımızı etkileyebiliriz. Bilinçaltınızı müttefikiniz olmaya ve sizi desteklemeye programlayabilirsiniz. Omzunuza dokunan, sizi cesaretlendiren ve “Hadi, yapabilirsin” diyen iyi bir arkadaş gibi.

Ancak dünyanın bu sözde manevi tarafı giderek daha fazla saçmalık ve efsane olarak reddediliyor ve dünya görüşümüzden geri itiliyor! Bu nedenle maddi açıdan dünya, dilediğinizi yapabileceğiniz ölü bir madde yığınından ibaretmiş gibi görünür.

Çevrenin gittikçe daha fazla çöplük haline gelmesine ve sayısız hayvan ve bitki türünün neslinin tükenmesine şaşmamak gerek: Bunların hepsi, istediğinizi yapabileceğiniz ölü maddelerden ibaret.

Doğa bilimleri bile maddenin basit ya da apaçık bir şey olmadığını, inanılmaz derecede karmaşık olduğunu ve hatta belki de sadece enerjinin özel bir biçimi olduğunu çoktan keşfetmiştir. Dünya ölüm için değil yaşam için yaratılmıştır. Büyük ya da küçük her insan grubunun kendi ruhu vardır.

Bildiğiniz aileleri karşılaştırın: Bir ailede sürekli olarak diğerlerini şikâyet edip eleştiriyorlar, diğer ailede ise birbirlerini destekliyorlar ve birisi iyi bir şey yaptığında mutlu oluyorlar.

Ya da futbol kulüplerini ele alalım: Galatasaray’da Fenerbahçe’den farklı bir ruh var, Beşiktaş’ta ise daha da farklı. Ayrıca tüm ülkeleri ve halkları da alabilirsiniz:

Türkiye’nin ruhu Almanya’nın ruhundan farklı! O halde canlarım, kendinize bilinçaltınızın ve orada programlanan inançların farkına varacağınız yeni bir dünya görüşü programlayın. Nasıl yapacağınızı hala bilmiyorsanız, daha önceki blog yazılarımı okuyabilir, sosyal medya hesaplarımdan bizi takip edebilirsiniz.

Sevgiler, Homeopat Rita Berta Kaya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir