Alternatif şifa yöntemleri ve özellikle homeopati giderek önem kazanmaktadır. Sağlık sorunları için sadece geleneksel tıbba güvenmek artık uygun görünmüyor. İnsanlar, geleneksel tıbbın tedavisini, örneğin yan etkileri nedeniyle agresif buldukları için, daha nazik şifa yöntemleriyle iyileşmeye giderek daha fazla çabalıyorlar.
Bu düşünce değişikliğinin başka nedenleri de olabilir, ancak alternatif şifa yöntemlerinin giderek daha popüler hale geldiği açıktır.
220 yıldır Hahnemann, tüm insan organizmasını (beden, ruh ve zihin) sevgi ve insanlıkla iyileştirmek için yaşam gücünü nasıl anlamamız gerektiğini öğretiyor.
Şu anda milyonlarca insan korkusuz, güven dolu bir dünya ve güçlü bağışıklık sistemi (yaşam gücü) ile kendini iyileştirme sorumluluğunu almak için sokaklara çıkıyor.
Corona krizi, bize bir virüse karşı , sadece aşı ile savaşmanın yeterli olmadığını gösteriyor!
Başka bir yoldan gitmeliyiz
Bu da, savaşmak değil; virüslerin ve mutasyonlarının vücudumuza girmesini önlemek için kendi savunma sistemimizi güçlendirmek. Uyanmalıyız! Sevgi ve özgürlük içinde “Yeni Bir Dünya” için çalışmalıyız!
Biz büyük bir insan ailesiyiz.
Gelecek nesillerimiz için; barış ve özgürlüğün hâkim olduğu yeni bir dünya için çalışmalıyız.
Herkes kendi yolunda yardımcı olabilir ve elinden gelenin en iyisini yapabilir. Böylece 10 yıl sonra geriye dönüp baktığımızda hiçbir şey yapmadığımız için kendimize sitem etmemize gerek kalmaz.
Biz büyük bir insan ailesiyiz; bu yüzden korkuyla hareket etmemeli ve şuanda hakim olan görüşün bize söylediği her şeye inanmamalı, kendi fikrimizi oluşturmalıyız.
Gerçekten amaç insanlığın sağlığıyla ilgili olsaydı, (bu dünyanın yöneticileri milyarlarca dolar kâr elde ettiğinde), son 20 ayda 150 milyondan fazla insan açlıktan ölmezdi. Mahatma Gandhi gibi, insan ailesi için sevgi ve umutla herkesi bir araya getirmeli, sevgi ve sağlık içinde “Yeni Bir Dünya” için şiddete başvurmadan, huzurla çalışmalıyız.
Mahatma Gandhi‘nin 30 Ağustos 1936’da yaptığı konuşmadan:
Homeopati, hastaları ekonomik ve şiddet içermeyen bir şekilde tedavi etmenin en modern ve iyi düşünülmüş yöntemidir.
Devlet onları ülkemizde teşvik etmeli ve desteklemelidir. Şiddetsizlik prensibinin asla başarısız olmayacağı gibi, homeopati de asla hayal kırıklığına uğratmaz.
Ancak, sadece homeopatinin takipçilerinin, homeopatik ilkelerin yanlış uygulanmasının bir sonucu olarak başarısız olabilir.
Dr. Hahnemann parlak bir zekaya sahipti ve insan hayatını kurtarmak için sınırsız bir yöntem geliştirdi.
Yeteneğine ve yarattığı büyük insani çalışmanın önünde saygıyla eğiliyorum.
Homeopatiyi insani çalışmalarıyla Dr. Hahnemann bilimsel hale getirdi ve doğru kullanılırsa “Yeni Dünya”nın gerçekleşmesine büyük katkı sağlayabiliriz. Kendimiz için sorumluluk almalıyız ve bunu homeopati ile çok daha iyi yapabiliriz çünkü homeopati hastalanma korkumuzu ortadan kaldırır.
Homeopatinin bir doğal yasası, “benzeri, benzer ile tedavi etmek” olduğundan, kendimizi çoğu hastalıktan hızlı ve güvenli bir şekilde koruma ve iyileştirme şansımız vardır. Artık “hastalığa” karşı savaşmak değil , “sağlık sevgisiyle” bir şeyler yapabiliriz.
Tarihte korkunun bizi daha ileriye götürdüğü hiçbir şey yoktur. Korkuyu bırakıp, ondan uzaklaşıp, daha güçlü olmalıyız zaman 20 aydır bize korku ile yaptıkları kontrole devam edemezler.
Beynimiz nasıl çalışır?
Gerçek ve gerçek olamayanı ayırt edemez. Şu anda aldığı bilgilerle tam bir resim oluşturur. Örneğin Hindistan’a gitmek istiyorsunuz, bunu söyleyenler hiç Hindistan’a gitmemiş olmasına rağmen bir anda her taraftan “oralar çok pis ve enfeksiyon kapma riski yüksek” gibi kötü şeyler duyuyorsunuz.
Hindistan’ın elbette kirli kısımları da var ama 1,5 milyar nüfuslu bir ülke ve bu ülkenin, orada yaşayanların çok güzel ve temiz yerleri mutlaka olacaktır. Bununla demek istediğim, herkes dünyaya kendi gözünden bakar. Şu anda televizyonda gördüğümüzü beynimize yerleştiriyoruz ama orada bize sadece korku ve saldırganlık muamelesi yapılır.
Öyleyse diğer insanlarla barış içinde yaşayabileceğimiz bir dünya yaratalım ve sağlığımızı kendi kontrolümüz altına alalım.
Son olarak buna bir örnek sunarak yazımı sonlandırmak istiyorum; İsveç’te korku ve dışlanma yoktur. Bizim kadar yoğun korku yaşadıkları Covid sorunu diye bir şey yoktur, kapanma, kısıtlamalar yoktur ve insanlar hemcinslerinin, kendilerinin farkındadır ve olanların sorumluluğunu kendi kendilerine üstlenirler.
Siz de “ Yeni Dünya ” için; kendiniz sorumluluk alın, sevgiyi ve cesareti seçin. Biz büyük bir “ İnsan Ailesiyiz ”.
Saygılarımızla Rita Berta Kaya