Homeopatlar ne gibi durumlarda aşı olurlar? Tabiki, semptomlara uygun ilaç olmadığında, başka bir tedavi ya da koruma şekli olmadığında. Gerçek bir pandemi’ de, ölüm oranının yüksek olması gerekir.
Ancak Covid 19 sonrası (yani son 1,5 yıl sonrası) dünya çapındaki istatistiklere bakıldığında, daha önceki yıllara göre, dünyada çok fazla önemli, aşırı bir ölüm artış oranı olmadığını görebiliriz. Zaten her yıl grip semptomları sonrası belli bir ölüm oranı vardı ve şu anda grip yerine coronadan ölümden bahsediliyor.
Hastalık %99 kolaydı ve bu virüse yakalanan insanların hemen hemen hepsi ılımlı geçirip iyileşti. Kimse bu virüsten dolayı ölümler olduğunu inkâr etmiyor!
Ama Almanya’da da Türkiye’de de her gün yaklaşık 2600 kişi ölüyor, eğer günde ortalama 150 kişi Corona’dan öldüyse, bu durumda geri kalan 2450’ye kişinin ölümü neden engelllenmiyor? Neden istatistiklerde bunları görmüyoruz? Ve bu yüksek oranda ölen insanların ölümlerine bakıldığında covid dışında; araba kazaları, diyabet (şeker), kanser, sigara, ilaçlar, yanlış tedavi vb. nedenler ortaya çıkıyor.
Yaklaşık 3,5 milyon kişi bu dünyada 1,5 yıl içerisinde coronodan öldü. Ama 150 milyon kişinin coronadan dolayı yapılan uygulamalar yüzünden açlıktan öldüğü söyleniyor.
Bunu sağlıklı ve sevgi dolu bir yaşamla, homeopati uygulayarak gerçekten azaltabiliriz.
Organon § 4’te, Dr. S. Hahnemann koruyucu hekimlik üzerine; “Homeopat, sağlığı bozan ve hastalığa neden olan şeyleri biliyorsa ve bunları sağlıklı insanlardan nasıl uzaklaştıracağını biliyorsa, aynı zamanda sağlığın koruyucusudur.”
Ayrıca “Kronik Hastalıklar” kitabında. Dr. S. Hahnemann, sağlığı korumak için gerekli olan yaşam koşullarıyla ayrıntılı olarak ilgilenir.
Gerçekten de yeterli beslenme, temiz içme suyu, işleyen lağımlar, uygun konutlar ve iyileştirilmiş sağlık hizmetleri, salgın hastalıkların azalmasına katkıda bulunmuştur. Ama 1,5 yıl boyunca bize gösterilen her şey sadece keder ve korku saçıyor. Ve bu yüzden yaşam enerjisinin akordu bozuluyor, insanlar hasta oluyor.
Homeopatlar nasıl davranırdı?
İnsanların, “açıkça görülebilen semptomlarını” Organon § 2‘ye göre tedavi ederdik. Benzer, benzer tarafından iyileştirilir. Yaşam gücü bize benzer homeopatik ilacı bulmamız için ihtiyaç duyduğumuz belirtileri gösterir.
Organon § 2 : Tedavinin en yüksek amacı, çabuk ve ılımlı bir şekilde sağlığı yerine getirmek ve sürekliliğini sağlamaktır, başka bir deyişle, net ve anlaşılabilir prensiplere dayanarak, en seri, güvenilir ve hastaya zarar vermeyen yolla, hastalığın tamamını ortadan kaldırmaktır.
Bu homeopatik ilaçlar dünya çapında 220 yıldır insanlar tarafından kullanılmaktadır. Sağlıklı insanlar (ayrıca gönüllü) üzerinde homeopati yasalarına göre ilaçlar denenmiştir.
Hindistan’dan Prof. Kumar, 100 yataklı hastanesinde (sadece homeopatik tedavinin kullanıldığı) ekibiyle birlikte 5’i hariç 12.000 delta varyantı hastasını tedavi etti. Ölen 5 kişinin de önceden çok ciddi kronik hastalıkları vardı.
Profesör Doktor Kumar’ın tek yaptığı; maskesi veya eldiveni olmadan bu insanlara sağlıklı yiyecekler, homeopative sevgi dolu bir bakım uyguladı.
Hahnemann aşı yapar mıydı? (Dr. Johann Loibner’in yazılarından alıntı)
Hahnemann’ın zamanında büyük “insan çiçeği epedemisi” vardı ve başlangıçta bazı çekincelerle “Jenner”ın çiçek aşısı hakkında olumlu yorumlarda bulundu.
Onun zamanında, bu korkunç hastalığın tedavisinin bulunduğuna dair haberler anlaşılır bir şekilde büyük bir umutla karşılandı.
Hahnemann’ın, aşı deneyimi yoktu. Çünkü kendisi ve hastaları için homeopati kullanıyordu.
Jenner, çiçek aşısının ömür boyu koruma sağlayacağını ummuş ve bu şekilde de açıklamıştı. Âmâ yanılıyordu. Daha sonraki salgınlarda, çiçek hastalığı aşılı ve aşısız insanları ve ayrıca çiçek hastalığı geçirmiş olanları etkiledi.
Hahnemmann’ın zamanında yeterli güvenilir epidemiyolojik veri yoktu. Bu yüzden daha önce geçirilmiş bir hastalığın kalıcı bağışıklık bıraktığına dair düşünce doğru değildir.
Daha güvenilir rakamlar ancak Hahnemann’dan sonra ortaya çıktı. Daha sonra, en şiddetli çiçek hastalığı salgınları ( örneğin Almanya’da 1870 lerde olanlar gibi) tekrar görüldü ve bu da bize hastalığın bağışıklık bırakmadığını göstermiş oldu.
Dr.S.Hahnemann Organon 6. Baskıda dikkat çektiği :
“Homeopatik tedavi, en ufak bir güçsüz bırakmaz, zarar vermez” Bir homeopat bu nedenle, şifa için sadece, kişinin ruh halini dinamik olarak değiştirme ve değiştirme yeteneğini tam olarak bildiği ilaçlar kullanır.
Tam olarak nasıl çalıştığını bildiğimiz bir aşıdan bahsedebilir miyiz?
15 yıla kadar test edilmiş birçok aşı vardır, bunlarda bile yan etkiler göz ardı edilemez. Yeni Genetik Aşı mRNA’sından farklı olarak, aşının tam olarak bilindiği sonucuna varmak kesinlikle mümkün değildir. Normalde 2 yıl süren 3 faz 7 aya indirildi.
Şu anda 4. aşamada ve milyonlarca insan, çoğu zaman sadece işini kaybetme veya seyahat etmesine izin verilmemesi gibi tehdit altında kaldıkları için yaptırıyor. Normalde bu 4 faz gerçekleştirilen 3 aşamanın tamamlanması (gönüllü denekler üzerinde) bittikten sonra olmalı. Bu aşının sadece “acil durum onayı” vardır. Ve şirketler hiçbir şeyden sorumlu değiller, milyonlarca insan üzerinde test edilen aşılar için hiçbir yükümlülükleri yok.
Nasıl bir “bilim”dir ve binlerce yan etkinin ve ölümün sorumluluğunu kim üstlenir?
O halde geçmişten ders alın!
“Bilmeye cesaret et!” (Sapere aude)
Sevgiler, Homeopat Rita KAYA
Good and informative article dear Rita ?