Homeopati; geleneksel tıptan farklı olarak, insanı, beden, zihin ve duygularıyla ele alıp bütünsel olarak iyileştirme yaklaşımıyla tedavi etmeyi amaçlar. Bir hastalığı tedavi etmede onu bu kadar etkili kılan, tam da bu geniş bakış açısıdır. Temel olarak tüm insanlar, kendi kendini yenileyen bir organizmaya ve zaman zaman olağanüstü yıkıcı faktörlere bile dayanabilen güçlü bir bağışıklık sistemine sahiptir.
Biz insanlar her zaman aşırı sıcaklıklara, strese, bakterilere, virüslere vb. bir çok çevresel etkiye maruz kalırız. Beden, zihin ve ruh uyum içinde olduğu, yaşam gücünün enerji deposu dolu olduğu sürece insan sağlıklıdır. Ancak bu, örneğin, monoton bir yaşam tarzı, sağlıksız yiyeceklere bağımlılık, stres vb. gibi, olumsuz yaşam tarzı ile tüketilebilir. Yaşam gücü düşükse, bağışıklık sistemi de zayıflar ve kişi bakterilere, virüslere veya başka bir hastalığa karşı duyarlı hale gelir.
Organon §9: “ Sağlıklı durumdayken mutlak bir hakimiyeti olan ve fiziksel bedene, (organizmaya) hayat veren manevi yaşam gücü (dynamis), vücudun tüm kısımlarının his ve faaliyetlerini, hayranlık uyandıran bir uyum içinde tutmaktadır. Böylece, içimizdeki akıllı güç, bu sağlıklı ve hayat dolu aracı, varoluşumuzun en yüksek amacına hizmet etmek için özgürce kullanılabilmektedir.
Organon §10: “Maddi bir organizma, yaşam gücü olamadan hissedemez, hiçbir faaliyet gösteremez ve varlığını koruyamaz. Sağlıkta ve hastalıkta organizmayı canlı tutan bu manevi varlık ( yaşam gücü ) sayesinde , tüm hisleri ve hayati fonksiyonların devam etmesi mümkün olur. Yaşam gücü olmazsa beden ölür, sonra dış dünyanın maddesel güçlerine teslim olarak çürür ve tekrar kimyasal bileşenlere dönüşür.
Eğer dışarıdan bir etken/etki organizmaya çarparsa, hayati güç hemen bağışıklık sistemini devreye sokar. Bu, etkiye (virüs, bakteri, yaralanma, hava durumu, kavga vb.) bağlı olarak bağışıklık sisteminin tepki verdiği anlamına gelir. Yaşam gücü, bağışıklık sistemi aracılığıyla bize yardım çağrıları gönderir ve dışarıdan gelen bu saldırgan etkeni savuşturmaya çalışır. ( örn. ateş, öksürük, burun akıntısı veya ter şeklinde vb.)
Yaşam gücü, bağışıklık sisteminin yardımıyla, hastalığın organizmamıza daha derinden müdahale etmemesi ve bizi korumak için her şeyi dener. Normal allopati (antibiyotikler, ateş düşürücü maddeler, şuruplar, merhemler, vb.) yoluyla, dışarıya yansıyan semptomlar sadece bastırılır ve tedaviden bir süre sonra bu bastırılan semptomlar geri gelirler veya organizmada daha derin bir yere itilirler. Bu şekilde hastalığın, daha şiddetli belirtilerle ortaya çıktığını gözlemleyebiliriz.
Homeopatik tedavide hastalığa yaklaşım daha farklıdır. Ortaya çıkan semptomların, yaşam gücünün bize kendini ifade etme şekli olduğunu anlarız. Homeopatide , “kilitteki bir anahtar” gibi , gözlemlenen semptomlara ( klasik homeopati şifa yasaları aracılığıyla), birçok homeopatik ilaç arasından uyan “benzer ilaç” bulunur ( homeopatinin temel kanunu, benzer benzer ile tedavi edilir) ve böylece semptomları ortadan kaldırmak için yaşam gücü desteklenir.
Her hastalık içten kaynaklanır ve ortaya çıkan semptomlar, iç uyumsuzluğu gösteren uyarı sinyalleridir. Vücudun tepkisini temsil ederler. Her fiziksel hastalıktan önce organizmayı zayıflatan dinamik / enerjik bir hastalık vardır, bu yüzden de tek bir tetikleyici hastalığa yol açabilir. Bu, kişinin farklı düzeylerinden (zihinsel, duygusal ve fiziksel) herhangi birinde olabilir.
Bununla birlikte, vücudun savunması / bağışıklık sistemi hala bir şekilde sağlamsa, organizmayı korumak için, daha ağır tablolara yol açmamak için, dışa vuran semptomlarla kendini fiziksel seviyede yansıtır. Bir örnek vermek gerekirse,yaşam enerji depresyon gelmesin diye idrar yolu enfeksiyonu yapar ve konvansiyel tıpta bu anlaşılmaz , ilaçlarla bastırılırsa ,durumu depresyona çevirir. Homeopat olarak çalışmalarımda sıklıkla karşılaştığım tablolardan biri de; vücutta ortaya çıkan bir döküntünün bastırılması (merhem, antibiotik vb. ilaçlarla),üst solunum sistemi sorunları, akciğer sorunlarına ve hatta sonrasında astım hastalığına rastladığımdır.
Konvansiyonel tıpta hastalıkların sadece semptomlarına bakılır. Bu durum ne yazık ki çoğu zaman gerçek hastalığın bastırılmasına yol açar. Yabani otlarla savaşmak bir metafor olarak düşünülebilir. Sadece yaprakları keserseniz, yabani otlar daha hızlı büyür. Halbuki kökleri yok etmek çok daha etkilidir. Konvansiyonel tıpta lokal hastalığın, dışa vurarak sadece kendini gösteren semptomlarıyla mücadele edilmesi, hastalığın içeriye doğru ilerlemesini ve kronik hastalığın oluşumunu başlatabilir.
Homeopatide ise; bağışıklık sistemini uyararak ve hayati gücü güçlendirerek dinamik bir iyileşme sağlanır. Hasta olan insanın temel yapısı tedavi edilir yani, sadece kökleri çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda toprağı besler ve bakımını yapar. Kısacası akut hastalıklar kökünden tedavi edilerek, daha sonra gelişebilecek kronik bir hastalığın ortaya çıkması engellenmiş olur.
Homeopati; beden, zihin ve ruh arasında denge kurulmasını sağlayarak, daha sağlam bir yaşam gücüyle, daha sağlıklı bir hayat inşaa edilmesi için çalışır.
Sağlıkla kalın, sevgiler Homeopat Rita KAYA