Güller Şifadır (Rosa damascena)

Birkaç ay önce, sevgili bir kadın danışanım bana muhteşem bir gül yağı hediye etti. Bu hediye sayesinde, çocukken güllerden nasıl büyülenmiş olduğumu hatırladım.

Memleketimde öyle yoğun ve tatlı kokulu güller vardı ki, her defasında derin bir nefes almak zorunda kalırdım, sanki özlerini ruhuma çekmek istermişim gibi.

O zamanlar frekans, titreşim ya da enerjetik şifadan haberim yoktu. Ama yine de içten gelen sessiz bir his vardı: “Bu gül bana iyi geliyor.” Bugün artık biliyoruz: Doğadaki her şey titreşir. Her şeyin bir frekansı vardır ve gül, en yüksek titreşen bitkilerden biridir: Sağlıklı bir insan vücudu yaklaşık 62–70 MHz arasında titreşir.
Hastalık genellikle 58 MHz’in altında başlar. Gül yağı ise her şeyin ötesine geçer: 500 MHz’e kadar çıkabilir!

Bu şu anlama gelir: Gül bizim frekansımızı yükseltir, teselli verir, sevgiyi güçlendirir, şifayı başlatır. Ama bunu baskıcı bir şekilde değil, nazikçe yapar, sanki usulca fısıldar gibi: “Kim olduğunu hatırla, sen saf sevgisin.”

İster homeopatik bir ilaç (Rosa damascena), ister hidrolat (bitki suyu), ister çay, ister uçucu yağ olarak kullanılsın, gül etkili bir bitkidir: Aşk acısı, ayrılık, duygusal yaralanmalarda, kalbi açar. İçsel dağınıklık ve aşırı hassasiyet durumlarında denge sağlar.

Stres, uyarıcı fazlalığı, çocuklarda huzursuzluk durumlarında yatıştırıcıdır. Ayrıca hormonal değişim dönemlerinde (ergenlik, doğum, menopoz) çok faydalıdır.
Çocuk sahibi olamayanlar için de, kasıklara uygulanan gül yağı birçok durumda yardımcı olabilmektedir.

Beden, zihin ve ruhun ayrıştığı zamanlarda tekrar birleştirici bir etkisi vardır. Gül sessizce şifa verir. Ruhu, kendi güzelliğine hatırlatır. Dr. David R. Hawkins, Amerikalı bir psikiyatrist, ruhsal öğretmen ve bilinç araştırmacısıydı. Özellikle “Power vs. Force – Bilincin Seviyeleri” adlı kitabıyla tanınır.

İnsan bilincini ölçülebilir bir frekans olarak tanımlar ve yaşam gücü (vital force) onun modelinde merkezi bir rol oynar.

Ona göre yaşam titreşimdir, düşüncelerden bitkilere kadar, duygular, algılar dahil. Bilinç seviyelerini titreşim değerlerine göre ölçen bir ölçek geliştirmiştir. “Utanç” (20) ile “Aydınlanma” (700+) arasında. Gülün enerjisi, sevgi (500) ile huzur (600) arasına denk gelir.

Eğer kalbin açık bir şekilde bir güle yaklaşırsan, seni gerçekten daha yüksek bilinç seviyelerine taşıyabilir.
Seni “Yaralıyım” hâlinden “Ben sevgiyim” hâline getirir. En son ne zaman bir gülün kokusunu bilinçli bir şekilde içine çektin, hatırlıyor musun?

“Güller, Doğanın Şifa Veren Kalbi” Nikola Tesla’nın frekans ve enerji anlayışından ilhamla…

Nikola Tesla bize evrenin enerji, frekans ve titreşim yoluyla anlaşılabileceğini öğretmiştir. Gül, olağanüstü yüksek titreşimiyle sadece bir çiçek değil, aynı zamanda şifa alanıdır. Kokusu kalbi açar, özü ruhun derin yaralarını iyileştirir, enerjisi bedeni ve zihni ışıkla doldurur.

Tesla’ya atfedilen bir söz şöyledir: “The beauty and the scent of roses can be used as a medicine, and the sun rays as a food.” “Güllerin güzelliği ve kokusu bir ilaç olarak kullanılabilir, güneş ışınları ise bir besin olarak.” Güzellik ve koku” ile kastedilen, doğanın duyularımıza sunduğu şifalı etkidir, aromaterapi, duygusal rahatlama, zihinsel şifa.

Güneş ışınlarının besin olması” ise ışığın hayat verici etkisine, örneğin D vitamini üretimi veya güneşin enerji veren doğasına gönderme yapar. Güller binlerce yıldır sevgi, güzellik ve saflığın sembolü olmuştur.
Ancak narin görüntüsünün arkasında büyük bir güç barındırır: Şifa verir. Teselli eder. Kalbi açar. Yüceltir.

Birçok kültürde kutsal bitki olarak kabul edilmiştir, tasavvufta, Hristiyanlıkta, tantrik yoga’da ve Batı mistisizminde. Gülün yüksek titreşimi, bizim enerji alanımızı da yükseltir, kalp çakramızdaki tıkanıklıkları çözer, duygusal şifa, yas ve aşk acısı süreçlerinde yardımcı olur.

Ayrıca Dr. Samuel Hahnemann’ın da ifade ettiği gibi, bizi özümüzdeki ilahi varoluşla, yaşam gücümüzle tekrar bağlantıya getirir. Gül, aynı zamanda onaylanmış bir homeopatik ilaçtır.
Homeopatik adı: Rosa damascena Rosa damascena ilk olarak provings.eu (Norbert Groeger, 2005–2009) tarafından kapsamlı şekilde test edilmiştir. İşte bazı önemli ruhsal belirtiler ve kullanım alanları (her zaman bireysel bütünlük göz önüne alınmalıdır!).

Ruh hali:

-Derin içsel acı, dökülmemiş gözyaşları.
– “Kutsal bir şeyi koruma” ihtiyacı.
– Özellikle kalp acısı aşk, doğum, cinsellik gibi konularda travmatik deneyimler.
– Ruhsal bir şoktan sonra.

Ayrıca uçucu yağ olarak da sıkça kullanılır:
-Üzüntü, korku veya çatışmalardan sonra kalp bölgesine 1 damla.
-Banyo suyuna veya ortam spreyi olarak kalp açılımı ve aura temizliği için.

Çay veya gül şurubu olarak içildiğinde:

-Sinirsel gerginliği hafifletir
-Kalp ritmini destekler
-Kadınlarda adet döngüsünü düzenler
-Rahmi dengeler (kadın sağlığı)
-İçildiğinde sinirleri güçlendirici, kalp açıcı ve yatıştırıcıdır
-Hormonel dengesizlik ve hüzün durumlarında destek olur.

Gül, enerjetik bir yol arkadaşın olabilir, hiçbir zaman baskıcı değil, sessiz, derin ve ışıklı bir etkiyle. “Gül sözle değil, varlığıyla şifa verir.” Gül sadece bir çiçek değil. O, enerjetik bir varlık, ilahi sevgiye açılan bir kapıdır. Onunla temas kuran kişi, kelimelerin ötesindeki ışığa açılır.

Gül, Dr. Hawkins’in en yüksek güç olarak tanımladığı şeyi canlı bir şekilde temsil eder: Sevgi, şifa veren, yükselten, birleştiren. Üzgün, korkulu ya da kopmuş hissediyorsan, kendini gülün alanına bırak.
O sözle değil, titreşimle konuşur. Ve bazen tam da bu, kalbimizin anlayabileceği dildir.

Gül, bir çiçekten çok daha fazlasıdır. O, şifa veren bir titreşim alanı, doğanın dilinde koşulsuz sevginin yansımasıdır. Bu titreşim sadece ölçülebilir değil, hissedilebilir. Doğrudan kalp çakramıza ve duygusal sistemimize etki eder. Yaralarımızın, korkularımızın ve derin özlemlerimizin saklı olduğu yere.

Yaşam gücü, insanın titreştiği frekansla bağlantılıdır, içsel hâli, doğruluğu, sevgisi ve bütünlüğüyle.

Bilinç ne kadar yüksekse, titreşim de o kadar yüksektir, dolayısıyla yaşam gücü daha güçlü ve sağlıklıdır.

Hawkins’e göre hastalık, genellikle düşük titreşimli duygusal durumların (korku, suçluluk, öfke, utanç) sonucudur.

Bağışlama, doğruluk, sevgi, şükran veya meditasyon gibi yollarla titreşimi yükseltmek, yaşam gücünü artırır ve şifayı destekler.

Dr. David R. Hawkins özellikle altını çizer: “Şifa dış güçlerle değil, içsel denge ve gerçeğin yeniden tesis edilmesiyle gerçekleşir.” Yaşam gücü, Hawkins’e göre her yaşamda etkili olan ilahi bir enerjidir.
İnsan, sevgiyle titreşen evrensel bilinç alanının bir yansımasıdır. İnsan gerçeğe, sevgiye ve merhamete yöneldikçe yaşam gücü artar ve başkaları için bir “ışık feneri” olur.

Hawkins’ten bilinen bir alıntı: “Gücün en yüce şekli sevgidir. Onun altındaki her şey,dışarıdan güçlü görünse bile, aslında zayıflıktır.” Bir bakıma, Hawkins’in bilinç modeli, Samuel Hahnemann’ın “ruhsal yaşam gücü” (Organon § 9–10) fikrine çok benzer: İkisi de hastalığın kökenini maddesel değil, enerjetik düzeyde görür. İkisi de şifanın içsel titreşimin veya düzenin değişimiyle mümkün olduğuna inanır.

Gül dolu sevgiyle, Rita Berta Kaya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir