Allopatik (heteropatik) tıp sistemi, “contraria contrariis curantur” (zıddı, zıddıyla tedavi) ilkesine dayanır. Allopatik tıpta tedavi yaklaşımı esas olarak semptomların baskılanmasına yöneliktir. Hastanın ağrısı varsa analjezik (ağrı kesici) ateşi varsa (ateş düşürücü) enfeksiyonlarda etkene yönelik antibiyotik veya antiviral vb. ilaçlar parazit enfeksiyonlarında da antiparaziter ilaçlar kullanılır.
Kanser vakalarında kemoterapi, radyoterapi gibi kanser hücrelerini hedef alan karşıt tedaviler ve cerrahi müdahaleler uygulanır.
Homeopatik sistem ise, benzerliğe dayanır. “Hom(o)eo“; Benzer; “Pathos“; hastalık anlamına gelir. Günlük hayatta sıkça kullandığımız “çivi, çiviyi söker” atasözü aslında benzerlik ilkesinin metaforik anlatımıdır. Geçmişi çok eskilere uzanan “similla similibus curantur” yani;
“Benzer, benzerini iyileştirir” ilkesi özetle; “sağlıklı bir insana yüksek dozda verildiğinde hastalık belirtilerine yol açan bir maddenin bu hastalığa benzer belirtiler gösteren bir hastaya çok düşük dozda verilmesiyle iyileşmeyi sağlaması” şeklinde anlatılabilir. Benzerlik ilkesinin tedavide uygulanışını basit bir örnekle açıklayalım.”
Kahve fazla miktarda içildiğinde aşırı hassasiyet, çarpıntı, sinirlilik, aşırı heyecan, uykusuzluk, bol idrar çıkarma, karında gaz vb. belirtiler oluşturabilir, bunu çoğumuz biliyoruz. Bir kişide, kahve içmediği halde bu belirtiler oluşuyorsa çok düşük dozda homeopatik kahve ( Coffea cruda) verilerek bu şikayetler kolaylıkla giderilebilir.