Her zaman söylediğim gibi, mağdur olma, yaratıcı ol! Kimse bizim düşüncelerimiz üzerinde veya yaptıklarımız üzerinde güç sahibi değildir, sadece biz kendimiziz. Karşımdaki hiçbir beden ruhsuz, hiçbir ruh da bedensiz bir şekilde değildir. Ama ne yazık ki bugün modern tıp bunları birbirinden ayrı tutarak, sadece bedeni tedavi eder, psikoterapi ise ruhu. Bu nedenle kronik hastalıkların sayısındaki artış da kaçınılmaz olmuştur.
Homeopati, beden, ruh ve zihni bir bütün olarak görür!
Benim bilimsel olarak detaylı bir açıklama yapma iddiam yok, sadece insanı yaratılışın bir bütünü olarak gören bir bakış açısı uyandırmak istiyorum.
Dr. F. Samuel Hahnemann’ın öğretisinde, insanı bir bütün olarak değerlendirdiğimizde ve her kelimeyi ve ifadeyi dikkate aldığımızda, çoğu zaman bedensel şikayetlerin bir psikolojik yansıma olduğunu görüyoruz.
Ayrıca, 220 yıldır “nispeten sağlıklı insanlar” üzerinde test edilen ilaçlarımızın hem bedensel hem de psikolojik semptomları vardır, bu semptomları homeopatik ilaç testlerinden tanıyabiliriz. Organizmamız her zaman bize seslenir , bu da düşüncelerimizin ve inançlarımızın bir ifadesidir. Yani hastalıklar yaşam gücünün bir ifadesidir, bize yardım çağrısı yapar, böylece bir şeyleri değiştirebiliriz.
Hastalık, her zaman bize çıkış yolu gösterecek bir çözüm sunar.
Ancak bu, tabii ki herkesin buna inanmasına, görmesine, farkında olmasına bağlıdır.
Yanıtları içinde bulabilirsin ve yaşam gücü, semptomlar yoluyla sana bunları iletecektir. Hayat, senin onunla ne yapacağına bağlıdır.
Modern tıbbın, homeopati ile en büyük farkı; biz homeopatide semptomlarla bağlantı kurarak, eksik olanı ya da daha iyi yapabileceğimiz şeyi anlamaya çalışıyoruz. Modern tıp ise teşhislerle her zaman bir hastalık tanısına dönüştürülecek semptomları bulur ve onları baskılayarak susturur. Ne yazık ki, bunlar insana çözüm yolları sunmaz, aksine hastanın semptomlarına savaş açar!
Hatta modern tıp ve psikoloji “semptom kayması” terimini de bilir, bu örneğin; ateşi kimyasal ilaçlarla tedavi ettiğimizde, hastalık durumunun daha derinlere itilmesi ve sonunda zatürre veya diğer hastalıkların ortaya çıkmasıdır.
Biz homeopatlar, semptomları köklerinde tanırız ve insanlara pozitif onaylamalar ve uygun homeopatik ilaçlarla çözüm yolları sunarız. Ve sadece bir semptom görmeyiz, semptomların toplamını değerlendiririz. Bunu, danışan ailelerde sıkça görüyorum; çocukları yıllarca aynı hastalıkla sürekli antibiyotik tedavisi alarak geliyorlar. Ve bu artık işe yaramadığında, zavallı çocuklar ameliyat ediliyor veya başka tedavilere tabi tutuluyorlar.
Kalp Krizi Semptomları
Harika bir organizmamız var, bilyonlarca hücreye ev sahipliği yapıyor! Her saniye yirmi milyon hücre oluşuyor. Bu hücreler , harika organlara dönüşüyor ve uyum içinde bir organizasyonla çalışıyorlar! Bildiğiniz gibi, yaşam gücü her şeyi yönlendirir ve harika bir düzen içinde tutar! Sadece dışsal etkilerle bozulursa ,dengesiz hale gelir ve semptomlar ortaya çıkar, bu şekilde insan hastalanır.
Burada kalp örneğiyle başlamak istiyorum: Kalp sevgiyi simgeler , kan da neşeyi! Eğer kendimize sevgi ve neşe vermezsek, kalbimiz zayıflar ve soğur. Kalp krizi geçiren insanlarda genellikle hayatın sevgisi ve neşesi eksiktir.
Bugünün tıbbi bakış açısına göre, kalp, bir pompa olarak işlev gören merkezi bir organdır! Ancak alternatif bakış açısına göre kanın, onu harekete geçiren kendi yaşam gücüne sahip olduğu düşünülür. Bu düşünce modelinde, kalp daha çok “impuls verici” veya kontrol organı olarak görülür, sadece itici ( pompa ) güç olarak değil. Ayrıca, bilimsel ve bütünsel yaklaşımlarda kalbin merkezi bir rol oynadığı ve hatta beynin kararları almadan önce kalbin karar verdiği tartışılmaktadır!
Kalp, “akıllı bir organ” olarak kabul edilir. Kalp, kendi bağımsız sinir sistemine sahip, yani kalp beyni (kardiyak gangliyonlar). Bu, yaklaşık 40.000 nörondan oluşur ve bilgileri işleyebilir, depolayabilir ve iletebilir. Sürekli olarak beyinle elektriksel, kimyasal ve manyetik sinyallerle iletişim kurar. Bu iletişim, vagus siniri ve diğer sinir ağları aracılığıyla gerçekleşir.
Araştırmalar, kalbin gerçekten beyni etkileyebileceğini gösteriyor:
Kalpten teşekkür ederim. Homeopat Rita Berta Kaya