Homeopatiyi eşsiz yapan, anlamlı kılan en önemli özellik “Yaşam Gücüdür.” Yaşam gücü (dynamis olarak da adlandırılır), organizmadaki düzenleyici süreçleri, yani hem maddi hem de süptil seviyeyi içeren, Hahnemann tarafından tasarlanan bütünsel, dinamik bir modeldir. Hahnemann buna daha önce de belirtildiği gibi “yaşam gücü” adını verir ve tanımlar. Dinamik, enerjik ve ruh benzeri bir güç olarak.

Organizmamızın atomlardan, moleküllerden, hücrelerden, hücre kümelerinden, organlardan vb. oluşan maddi kısmını canlandırır. Vücuttaki tüm yaşam süreçlerini kontrol eden ve bu sayede uyum ve düzen yaratan “kara kutu”dur. Herhangi bir yerde hastalık belirtileri ortaya çıkarsa bu,yaşam gücünün dengede olmadığının bir işaretidir. Metabolik süreçler, boşaltım, dolaşım düzenlemesi, kardiyak aktivite gibi tüm yaşam süreçlerinin işlevselliğini sağlayan yaşam gücüdür, aynı zamanda zihinsel esenliğin yanı sıra düşünme ve hareket etme şeklidir.

NOT:
Yaşam gücünün asıl amacı sağlıklı , güçlü olmamızı, öyle hissetmemizi ve öyle kalmamızı sağlamaktır.İçgüdüsel olarak çalışır ve her zaman amacı bizi güçlü kılmaktır. Hahnemann “manevi ve maddi olmayan” olarak tanımladığı bu yaşam gücünün dengeli olmasının ; bağışıklık ve savunma sistemimizi güçlendirdiğini,organizmanın dışarıdan gelen davetsiz misafirlere karşı koruduğunu anlatmıştır.

Ona göre, her şeyi kapsayan ve yaşamı düzenleyen, yaşam süreçlerini meydana getiren ve onları sürekli yenileyen görünmez ama sürekli mevcut bir güçtür. Qi ve yoga ile geleneksel Çin tıbbı (TCM) veya prana ile Hinduizm gibi diğer tıbbi sistemler de insanoğlunun doğasında bulunan benzer yaşam gücü modellerini bilir.

Hahnemann, yaşam gücü hakkında şunları yazdı Organon §9 : “ Sağlıklı durumdayken mutlak bir hakimiyeti olan ve fiziksel bedene , (organizmaya) hayat veren manevi yaşam gücü (dynamis), vücudun tüm kısımlarının his ve faaliyetlerini,hayranlık uyandıran bir uyum içinde tutmaktadır. Böylece , içimizdeki akıllı güç,bu sağlıklı ve hayat dolu aracı,varoluşumuzun en yüksek amacına hizmet etmek için özgürce kullanılabilmektedir.

Öfke, keder, kazalar, hava değişiklikleri gibi sorunların tetiklemesiyle ortaya çıkan ; örneğin ateş, kızarıklık, akıntı, soğuk algınlığı vb. gibi hayat enerjimizin bozulduğu durumları hepimiz biliriz, bunun nedeni yaşam gücünün dengesini bozulup,tekrar dengeye girmeye çalışmasıdır. Bu durumlardan önce genellikle stresli olaylar gelir, örneğin çok fazla çalışmak veya iş ortamındaki gerginlik, ya da bir sınav , bununla birlikte sınava uzun süre hazırlanmak veya bir aile üyesinin hastalığı vb. bunun gibi yaşanabilecek bir çok stres yaşam enerjimizi bozar ve ardından güçsüzlük başlar.

Bu güçsüz zamanlarda, örneğin soğuk algınlığına, migrene veya siyatik hastalığına yakalanmak gibi birçok sorunla karşı karşıya kalırız. Hahnemann’a göre, bir hastalık asla sadece fiziksel semptomlara sahip değildir. Buna göre sadece soğuk algınlığı ve öksürük, baş ağrısı veya sırt ağrısı çekmeyiz.Semptomlar her zaman “ homeopatik olarak incelendiğinde” zihin ve ruh seviyesinde ortaya çıkar.

Örneğin, fiziksel belirtilere ek olarak, sinirleniriz, depresyona gireriz ve saklanmak isteriz. Çünkü sadece fiziksel düzeyde değil, aynı zamanda ruhsal düzeyde de düzenleme gücü eksikliği vardır.

Homeopatlar olarak, bir hastalığın semptomlarında yaşam gücünün bozulan düzenini yeniden dengeye getirme girişimini zaten tanıyoruz; hasta olmanın dışa vurumları zaten organizmanın sağlığa yönelik kendi kendine yardım girişiminin ifadesidir. Bireysel semptom tablosu biz homeopatları benzer, destekleyen bir homeopatik ilacı bulmaya yönlendirir ve kullanılan ilaç sayesinde hasta iyileşmeye başlar.

Konvansiyonel tıbbi teşhis sadece belirli bir organ bölgesini veya fonksiyonel alanı hasta olarak tanısa bile, homeopati kişinin hastalık durumunu bir bütün olarak ele alır ve yaşam gücündeki rahatsızlığı görür. Homeopatik doktorun görevi, iyileştirmeye çalıştığı vakada; anamnez alarak ,mevcut hastalığın semptomlarına , aynı zamanda vakanın hastalığında bireysel olarak eşlik eden fenomenlere ilişkin bir genel bakış elde etmektir.

Örneğin, soğuk ter ya da kötü kokulu ter mi salgılıyor, aynı zamanda uykusuyla ilgili özel bir rahatsızlık mı var veya anormal mi davranıyor, depresif mi , sinirli mi hissediyor v.b.

Bu nedenle homeopatlar, hem geleneksel tıpta bilinen klinik tabloyu tanımalı,teşhisleri bilmeli , hem de gerekli olabilecek diğer semptomları araştırıp belirlemeli ve bununla ilişkili hastanın psikolojik ve ruhsal durumunu algılamalıdır. Ayrıca, ele aldığı kişinin , hayatının hangi noktasında neden hastalandığı, yani hastalanması için makul bir sebep veya bir tetikleyici olup olmadığı,ne zaman olduğu gibi soruların cevaplarını da analizine dahil etmelidir.Bununla birlikte kişinin genel sağlık gelişimi ve özel duyarlılıkları, bünyesi hakkında gözlemler ve bilgileri de öğrenip göz önünde bulundurmalıdır.

Dr. Samuel Hahnemann, 50 yılı aşkın araştırmasında; bir hastalığın semptomları hastalığın kendisi değil, sadece dışarıdan görünen ve elle tutulur ifadesi olduğunu keşfetti. Gerçekte, insanın merkezinde çalışan bir güç uyum ve düzenden saparak ,sonrasında kişiyi hasta etmeye başlıyor. Homeopatinin çabası, benzer ,uygun ilaçlar aracılığıyla yaşam gücünün dengeye gelmesini ve şifalanmasını sağlamaktır.

Yaşam gücü maddi bir şey değil, enerjik ve dinamik bir şey olduğundan, onu tekrar uyumlu hale getirmesi gereken ilaçlar da maddi olmamalıdır. Bu nedenle homeopatik ilaçlar özel olarak yapılır ve aynı zamanda “enerji açısından dinamik” olması gerektiği için, nanoteknoloji tarafından “güçlendirilmiştir”.

Bence homeopatik tedaviye farklı bir statü vermenin zamanı geldi. Bütün bu Covid- pandemi, izole bile edilemeyen, ancak PCR testi ile sadece parçacıkları tespit edilebilen görünmez bir virüse dayanıyor. İnsanlar bu kadar korkmak yerine, kendi yaşam enerjilerine güvenmeli , yaşam enerjisinin dengeye girmek için bize semptomlar aracılığı ile şifalanmaya çalıştığını bilmelidirler. Homeopatik tedavi ile benzer ilaçlarla şifalanıp yaşam enerjisini güçlendirebiliriz.
Tıpkı Profesör Dr. George Vithoulkas ‘ın 1970 yılında söylediği “homeopati geleceğin şifasıdır” sözüne istinaden ben de; 2021’de “homeopati, bugünün şifasıdır” demek istiyorum.

Sevgiler, Homeopat Rita Kaya

Gerçek bulgular – Tek ilaç – En düşük doz & Gerçek bulgular – Tek ilaç – En düşük doz & Gerçek bulgular – Tek ilaç – En düşük doz & Gerçek bulgular – Tek ilaç – En düşük doz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir