Her yıl gripten binlerce kişi ölüyorken yeni salgın koronavirüs, neden daha çok panik yarattı?

Peki, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde her yıl 5 milyon civarında grip vakası ortaya çıkıyor ve bundan kaynaklı ölümlerin sayısı 650 bini buluyorken, koronovirüs konusunda neden bu kadar panik yaşanıyor?

Başlangıçta koronovirüs pek tanınmıyordu ama aslında Coronaviridaen ailesi olduğu biliniyordu. 1.5 yıldan sonra yüzbinlerce bilim adamı onu daha iyi tanımlıyor ve grip gibi % 99 atlatılabilecek bir virüs olduğunu tespit etmiştir.

Korona ve aşı korkusu bizi nasıl etkiler?

Korku; endişe ve hoş olmayan heyecan gibi tehdit edici olarak algılanan durumlarda kendini gösteren temel bir duygudur. Tetikleyiciler; fiziksel bütünlük, benlik saygısı veya benlik imajı gibi beklenen tehditler olabilir.

Korku nedir? Temel olarak tehdit edici durumlarda ortaya çıkan normal bir tepkidir. Bazı insanlar mizaçları ve deneyimleri nedeniyle diğerlerinden daha fazla korkarlar. Korku, belirli bir neden olmadan ortaya çıkarsa, sık ve  sürekli kişiye eşlik ederse, yaşam kalitesini bozarsa, patolojiktir.

Ünlü İsviçreli tarihçi ve barış araştırmacısı Dr. Daniele Ganser, şu anda hakim olan 3 korona korkusuna dikkat çekiyor:

– Virüs korkusu
Yoksulluk korkusu
Diktatörlük korkusu

Her 3 korkunun da arkasında nihayetinde kişinin  “kendi sonunun geldiği“ korkusu vardır.

C. E. Nyder’ın özgeçmişi

Dr. C. E. Nyder, ideolojik ve politik farklılıklardan bağımsız olarak, kendi güçlerini davanın hizmetine sunmaya hazır bir gazeteciler ve bilim adamlarından oluşan bir kolektifin takma adıdır. İlgili kişilerin ilgi alanları geniştir ve siyaset bilimi ve tarihselden felsefi ve teolojik temel yeterliliklere kadar uzanır.

Bu projenin kökleri 2007 yılına kadar uzanmaktadır. Aşınan özgürlükler, çökmekte olan bir piyasa ekonomisi ve siyasetin ve seçkinlerin tam bir başarısızlığı.

Filozof, doğa bilimci ve Goethe araştırmacısı Rudolf Steiner şunu belirtti:

“Hastalıklardan korkmayanlar, hastalanmazlar.  Ancak sürekli hastalıktan korkan insanlar  hastalanır.“ Siz korkuyor musunuz? Ben de korkuyorum… Ama herkes birçok şeyden korkar ve yaratılmış bir korku da vardır.

Demokraside uyuyan diktatörlükte uyanır”.

Son 1,5 yıldır insanlar sürekli olarak, önde gelen medya aracılığıyla  temelsiz, belli belirsiz, bilimsel ve bilim dışı bir düzende haklı olduklarını gösterir, bir korkuyla bombalanıyor. Beynimiz gerçek ile gerçek olmayanı ayırt edemediği için bu yüzden çoğu insan sürekli stres altında kaldı.

Korona krizinin başlangıcında sanrılar hala kullanılıyordu ama en geç 6 ay sonra virüsün “öldürücü bir virüs” olmadığı, griple kıyaslanabilir olduğunu görebilir haldeydik. Ek olarak, artık enfekte olanların %99’unun hafif bir seyir izlediğini biliyoruz. Yani korkmamıza gerek yok, bağışıklık sistemimiz virüsü tanır, tıpkı diğer milyonlarca virüsü tanıdığı gibi.

Ancak insanlar tamamen abartılı tedbirlerle taciz edilmeye devam ediliyor. Uzun süredir bilimsel çalışmalardan da anlaşıldığı gibi PCR testi bir kişinin hasta mı sağlıklı mı olduğunu belirleyemez.

“Eğer sık ​​sık bir yalan duyarsan, o yalan inanılır hale gelir”.

İyileşmenin birçok yolu var ama buna rağmen bunlar denenmiyor ve sürekli Covid 19‘ dan bizi sadece “aşılamanın” kurtarabileceği ifadesi söz konusu. Oysa ki mRNA aşısı henüz tam olarak test edilmemiş, şu anda insanlar üzerinde denenen genetik bir deney haline gelmiştir.

Bu yeni aşıyla biraz ilgilenen herkes, bunun yalnızca bir “acil durum onayı” aldığını bilir. “Clemens G. Arvay’ın “Corona aşıları kurtarma mı yoksa risk mi? “ kitabından biraz alıntı;

SARS-CoV-2 genomu ilk kez Ocak 2020’de dizilendi (“dizi”  “sequenz“ kelimesi Latince’den gelir ve “sıra, düzen” anlamındadır). Mart 2020’de Alman virolog Christion Drosten, “bu zamana kadar olan aşılarla ilgili düzenlemelerin askıya alınması gerektiğini” öne sürmüş ve Nisan ayının başında genetik aşıları savunmuştu.O dönemde COVID-19 hastalığı hakkında çok az şey bilinmesi de şaşırtıcı…

12 Nisan 2020’de Alman televizyonunda yayınlanan “Tagesthemen”(devlet kanalı) programında “Bill Gates”, hızlandırılmış bir onay süreci için konuştu, elbette Bill & Melinda Gates Vakfı’nın yatırım yaptığı RNA aşılarına (Feiser-Beiyontech) dikkat çekmeyi sağladı.

O zamanlar 18 aylık hızlı bir onaydan söz ediliyordu, ancak aşılar 7 ay sonra onaylandı ve hiçbir sorumluluk kabul etmiyorlar. Bir aşının en hızlı onayı şu ana kadar 4 yıl oldu, aşıların iyi test edilene kadar normalde 10-15 yıla ihtiyacı var. O zaman uzun vadeli hasarı büyük bir kesinlikle belirleyebilirsiniz.

Aşının nasıl çalıştığını, ne gibi yan etkileri ve uzun vadeli etkileri olduğunu bilmiyoruz. Bu nedenle Covid’den ya da yoksulluktan korkmuyorum ama şu anda milyonlarca insanın içinde bulunduğu bir genetik aşı deneyinden çok korkuyorum.

Bir aşı kullanılmadan önce iyi test edilmelidir. İnsanların artık restoranlara veya okullara gitmelerine izin verilmediği için, şirketlerde korkar ve baskı altında kalır durumda.Hiç bilinmeyen bir aşı gerçekliğiyle insanlar baskı altında bırakılıyor.

İlk açıklamalarda  aşı şişelerinin sıfırın altında 80 derecede, 5 gün saklanabileceği yönündeydi.Sonra Almanya‘da disko önlerinde,Türkiye‘de alışveriş merkezlerinde ,çarşılarda yazın sıcağında yapılmaya başlandı.Bu nasıl bir tıp davranışı,nasıl bilimsel bir yaklaşımdır?

Aşılıların aşısızlar kadar bulaşıcı olduğu artık bilimsel olarak biliniyor.

Luc Antoine Montagnier

Bence herkes aşı olmak isteyip istemediğine baskı ve etki olmadan “özgürce” karar vermeli. Nobel Ödüllü Luc Antoine Montagnier (Fransız virolog) mRNA aşısı için:

Bu çok büyük bir hata, değil mi? Bilimsel bir hata olduğu kadar tıbbi bir hata. Bu kabul edilemez bir hata, ”dedi Montagnier, RAIR Foundation USA tarafından  tercüme edilip yayınlanan bir röportajında, “Tarih kitapları bunu gösterecek, çünkü varyantları yaratan aşıdır.” dedi.

Luc Antoine Montagnier Françoise Barré-Sinoussi ve Harald zur Hausen ile birlikte 2008 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi bilim insanı. Nobel Ödülü’nü İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü’nü keşfinden dolayı kazanmıştır.

Montagnier, birçok epidemiyologun, “antikora bağlı gelişme” olarak bilinen sorunu bildiğini ve sessiz kaldığını söyledi.

Aşağıdaki linkten bu konular hakkında bir çok bilgiye ulaşabilirsiniz.

https://coronaloji.com/

Aude sapere – bilmeye cesaret et.

Çok sağlıklı ve sevgi dolu günler dilerim.
Selamlar, Rita Berta Kaya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir