Biz bu dünyada yalnız değiliz. Bakteriler, virüsler, hayvanlar ve insanlar olarak birlikte paylaşıyoruz. Bu yazımda sizlere bakterilerden bahsetmek istiyorum.
Bakteriler virüslerden çok daha büyüktür. Yaklaşık 0.1 ila 700 mikrometre boyutundadırlar ve mikroskop altında gözlemlendiğinde küresel ( dairesel,yuvarlak) yapılardan, dallı dişlere veya çubuklardan silindirik yapılara kadar her türlü farklı şekli gösterirler. Bakteriler kendi kendine yeten tek hücreli organizmalardır. Hücrelerinde yaşamak için ihtiyaç duydukları şeyi üretirler. Kendi genetik yapıları ve metabolizmaları vardır.
Birçok bakteri sağlığımız için bile önemlidir. Örneğin, bağırsaklarımızda, deride ve ağız boşluğunda yaşarlar. Tüm bakterilerin sadece yüzde biri ,insanlarda hastalıklara neden olur. Bu bakteriler vücudumuza girdiğinde, hastalığın semptomlarından sorumlu olan metabolik ürünler üretirler.
Bakteriler her yerde örneğin; havada, suda veya yiyeceklerde bulunabilir. Onlar dünyadaki en eski canlılarıdır. Bakteriler birçok farklı koşul altında çoğalabilirler,- virüsler gibi – çevrede veya vücudun kendisinde de haftalarca hatta aylarca çok uzun bir süre hayatta kalabilirler.
Vücudun savunma sistemi zayıfladığında, zararsız bakteriler çoğalarak hastalığa neden olabilir. İyi bilinen bakteriler örneğin salmonella ve stafilokoklardır. Salmonella, tipik bir gıda hastalığı olan salmonelloza neden olur. Stafilokoklar da ,apse veya sepsise neden olabilir. Tüberküloz, boğmaca, kızıl veya idrar yolu enfeksiyonları gibi hastalıklara da bakteriler neden olur. İshal veya zatürree gibi bazı enfeksiyonlara hem virüsler hem de bakteriler sebep olurlar.
Ancak ağır hasta ve zayıf kişilerde mikrop; ölümcül seyreden şiddetli zatürre, yara enfeksiyonları ve kan zehirlenmesine (sepsis) neden olabilir. Bu nedenle özellikle yoğun bakım ünitelerindeki hastalar, sıklıkla Acinetobacter enfeksiyonlarına yakalanır. Pürülan anjina, kızıl, boğmaca veya tüberküloz gibi bakteriyel enfeksiyonlar, genellikle diğer insanlardan bulaşan bulaşıcı hastalıklardır.
Örnek; sistit
Sistitin tipik belirtileri
Sık idrara çıkma ihtiyacı, alt karın bölgesinde kasık kemiği seviyesinde basınç ve doluluk hissi, o bölgede ağrı üretra boyunca ve üretral çıkışta idrar yaparken ağrı, bulanık idrar, kötü idrar kokusu kanlı idrar.
Bu işaretlerin bebeklerde veya küçük çocuklarda gözlemlenmesi zordur; olası alarm işaretleri şunlardır: Çığlık (ağrı) atakları olan huzursuz durumlar, bebek bezinde azalmış idrar miktarı ,olağandışı koku veya idrar rengi ,çocukların idrara çıkmamak için su içmeyi reddetmesi.
Bunlara en çok bakteriler sebep olur. Sistit, özellikle kadınlarda ve çocuklarda gözlemlenir. Çünkü üretraları erkeklerden önemli ölçüde daha kısadır. Bu nedenle mikroplar mesaneye daha hızlı girebilir. Kadınların yaklaşık yüzde 11’i (Almanya’da) her yıl böyle bir enfeksiyon kapmaktadır. Büyümüş prostat idrar akışını bozarsa yaşlı erkekler de etkilenir. Akut idrar yolu ve mesane enfeksiyonlarının en sık nedeni gastrointestinal sistemden yükselen bakterilerdir. En yaygın patojen Escherichia coli’dir. Ancak çoğu zaman sebep soğuk ayaklardır.
Sistit için genel önlemler;
Temel olarak, sistit durumunda içtiğiniz su miktarını artırarak (günde en az 3 litre!) idrar yollarının ve dolayısıyla mesanenin de mümkün olan en yüksek düzeyde yıkanmasını sağlamalısınız. Ek olarak, mesane bölgesi üzerine uygun nemli ve belli ısıda pedler ya da bez aracılığıyla harici olarak uygulama yaparak , enfeksiyona karşı gelişmiş bir yerel savunmaya katkıda bulunabilirsiniz.
Homeopati birçok hastalıkta kullanılabildiği gibi , doğal olarak bakterilerin neden olduğu hastalıklarda kullanılabilir. Bir homeopat için hastalığın hangi patojenden geldiği önemli değildir, ancak bunu bilmek yardımcı olabilir. Homeopatik tedavi için genellikle aynı temel prensipleri kullanırız.
1.Semptomların tamamı.
2.Sebepler (causa); Hastalığın başlamasına sebep olan bir – neden- var mı? (Hava değişimi. kavgalar, para kaybı, sevilen birinin ölümü, travma, şok, kaza vb.)
3.Tipik semptomlar ve modalite; iyileşmeler veya kötüleşmeler (Yani hastaya ne yapmak, ne yiyip ,içmek iyi gelir, kötü gelir vb. ) her zaman vardır.
Bir homeopat bütün bunlara bakarak, bir dedektif gibi keşfetmesi, bulması gereken semptomları bulup ,semptomların tamamına uygun, benzer bir ilaç belirler.
İşte sizlere sistit için birkaç önemli homeopatik ilaç:
Cantharis; Acı burada ön plandadır! Ağrı keskin şekildedir( kesiliyormuş gibi.) yakıcıdır, spazm yapar, hasta bacaklarını ağrıdan yukarı doğru çeker ve acı içinde ağlar, her damla ateş gibi yanar, mesanedeki en küçük idrar miktarı şiddetli bir şekilde tekrar idrara çıkma dürtüsüne neden olur, idrar hızla kanlı hale gelebilir.
Nux vomica; Sürekli ama başarısız, idrara çıkma dürtüsü, idrar sadece damla damla çıkar ve sonra mesane çıkışı tekrar kramp oluyor gibi hisseder, genellikle soğuğa maruz kaldıktan sonra, lokal ısı uygulaması yoluyla önemli ölçüde rahatlama sağlar.
Pulsatilla; İdrar yapma dürtüsü oluştuğunda hasta hemen idrarını yapamıyorsa mesanede hızla artan ağrı sürekli mesaneye konsantre olma hali vardır, çünkü idrar, öksürürken, hapşırırken veya gülerken de istemsiz olarak dışarı çıkar, mesanenin çok dolu olduğunu hissetmek kadınlarda menstrüasyondan önce daha kötü ama aynı zamanda sırt üstü yatarken de kötü hissetme durumu vardır.
Sepya; “Uterus dışarı doğru itiyormuş gibi” idrara çıkma dürtüsü, idrar yaparken titreme, idrar yapmak için acele etmeli, aksi takdirde istemsiz olarak idrara çıkma hali olur, bazen ateş gibi yanan süt kıvamında idrar görünebilir. Kadınlarda adet sırasında daha kötüdür.
Staphisagria; Cinsel ilişkiden sonra, özellikle genç kadınlarda ilk cinsel temastan sonra idrar yolu enfeksiyonu ( balayı sistiti ) başladığında, idrar yaptıktan sonra “hala bitmemiş, daha varmış gibi” hissetmek, kendini yan kambur yatarak ve bacaklarını karına doğru çekerek iyi hissetmek gözlemlenir.
Sizlere homeopatinin muhteşem ilaç hazinesinden sadece birkaç örnek anlattım. Böyle durumlarda her zaman iyi ve tecrübeli bir homeopat’tan ya da doktordan destek almalısınız.
Sevgilerimle, Homeopat Rita KAYA